4 Ocak 2020 Cumartesi


biliyor musunuz?

bir fotoğrafa ya da videoya uzun uzun bakıp gülümsemeyi.

ve biliyor musunuz?

bu gülümsemenin altında yatan binlerce sözcüğü, cümleyi ve o derin hüznü.

sarı renkli bir sokak lambasının aydınlattığı masamın üzerinde duran tükenmez kalemle yazıyorum bunları, en güzel hikeyelerimi yazmam için aldığın defterime.
en güzel değil belki ama en hüzünlü şekilde yazıyorum sevgilim, affet.

pek sevmem güzel an'ları fotoğraflamayı. yatağımın başucunda duran fotoğrafından başka çerçevelediğim fotoğraf da yok zaten. yaşamayı seçerim o an'ı, bilirsin. şimdi beynimin içinde ölümsüzleşen tüm anları tekrar tekrar yaşıyorum, sanrı gibi, yeniden.

bir adet fotoğraf ve video mahvetti beni bu akşam sevgilim. gülen gözlerin ve yüzün gülümsetti, hüzünden. ve bir şarkı çaldı fondan. işittim ama eminim. o şarkı çaldı, gerçekten. sanrı gibi, yeniden.

zihnimde yaşattığım tüm güzelliklere hüzünlendiğim yetmezmiş gibi bir de bu çıktı başıma.

şimdi bu defteri kapatıp kanepeye uzanacağım, dizlerine. ve sen başımı okşayacaksın sevgilim. sanrı gibi, her zamanki gibi, yeniden.


1 Ocak 2020 Çarşamba



bazı fotoğrafların dili vardır

bazı şarkılar arkadaşlık eder, konuşur, dost olur seninle.

bazı filmler iki kişiliktir. izlemesi, duygusallaşması, belki ağlaması, belki filmin bir kesitinde dans etmesi...

bazı günlerde ne yapılması gerektiği bellidir.

ve bazı filmleri yalnızca bazı günlerde izlemek gerekir.

hayatımın en güzel günlerinin birinde, biraz şarap eşliğinde bir film izlemiştik seninle. öncesinde çok kez izlediğim bir film. ama evrende o filmin izlenilmesi gereken gün, o günmüş. o film yalnızca o gün izlenilmesi için çekilmiş.

ve şimdi 
gözümde canlanan o geceye ait bir fotoğraf karesine sığdırdığım tek bir şarkı var.


-hoşçakal.